4 Kasım 2025 Salı

Ümit Özdağ Türk Halkı İradesinin Ortadan Kalkmasına İzin Vermez-Yılmaz Parlar

 

Ümit Özdağ’dan demokrasi, seçim ve milli irade vurgusu; “Sandık, bu ülkenin son kalesidir.”

"Milli Üniter Laik Devletin Son Kalesiyiz"

 Türk Siyasetinin Merkezinde Biz Varız

 “Atatürk’ün Kurduğu Cumhuriyeti 21. Yüzyıla Taşıyacağız”

“İttifaklar Zamanla Netleşir – Uzun Süreli Koalisyonlar Yıpratır”

Türkiye’nin siyasal atmosferi seçim tartışmalarıyla yeniden ısınıyor. Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, katıldığı bir televizyon programında ülkenin geleceğine, olası ittifaklara ve seçim sürecine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhalefete yönelik operasyon iddiaları, Zafer Partisi'nin siyasetteki konumu ve ittifak stratejisi gibi Türkiye'nin gündemine dair çok kritik mesajlar verdi.

Özdağ’ın sözleri, yalnızca siyasi bir yorum değil; aynı zamanda Türk demokrasisine sahip çıkan güçlü bir uyarı niteliğindeydi.

“Türk halkı iradesinin ortadan kalkmasına, göz ardı edilmesine, müdahalesine izin vermez. Bu millet iradesine sahip çıkar; sandık bu ülkenin son kalesidir.”

Kimse Seçimsiz Türkiye’ye Cesaret Edemez


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri erteleyebileceği yönündeki söylentilere değinen Özdağ, iddiaları ciddiye almadığını belirtti.

"Erdoğan'ın böyle bir plan olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de demokrasi adına geriye bir tek sandık kaldı. Onun için bu sandığın ortadan kalkmasına Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin devlet kültürü, Türk halkının siyasal kültürü izin vermez. Seçimlerin olmadığı bir ülke çok rahatlıkla bir diktatörlük olarak nitelendirilebilir.

“Erdoğan seçmeni tanıyan bir siyasetçi. Seçmenin iradesine yapılan her müdahalenin tepkisini defalarca yaşadı. 2019’da İstanbul seçimlerinde 13 bin fark 850 bine çıktı. Bu halk iradesiyle oynanmasından hoşlanmaz. Türkiye’de sandık kalkmaz.”

Özdağ, seçimlerin demokrasi için bir zorunluluk olduğunu vurguladı:

“Seçimsiz bir Türkiye diktatörlük olur. Ama bu ülkenin ekonomik, siyasi, kültürel yapısı buna izin vermez. Seçim zamanı geldiğinde yapılacaktır. Halkın iradesi bu ülkenin en sağlam zeminidir.”

İmamoğlu Ve Yavaş’a Operasyon Olursa Halk Cevabını Sandıkta Verir”


Özdağ, İmamoğlu’nun tutukluluğu ve Mansur Yavaş hakkındaki iddialar hakkında da net konuştu:

“Türk Halkı İradesiyle Oynanmasına İzin Vermez”

“İmamoğlu tutuklandı, Silivri’de yanındaydım. Eğer şimdi Mansur Yavaş’a da benzer bir süreç işletilirse, halk sandıkta çok sert tepki gösterir. Türk halkı kendi iradesine dokunulmasından hoşlanmaz.”

2019 seçimlerine atıf yapan Özdağ, o dönemdeki tepkinin unutulmaması gerektiğini söyledi:

“Aynı zarftan çıkan oylardan biri geçerli biri geçersiz sayıldı. Halk bunu unutmadı. Şimdi de benzer bir tablo oluşursa, sonuç yine milletin iradesiyle değişir.”

“İttifaklar Zamanla Netleşir – Uzun Süreli Koalisyonlar Yıpratır”


Zafer Partisi ile İYİ Parti arasında gündeme gelen olası ittifak iddialarını da değerlendiren Özdağ, stratejik bir duruş sergiledi:

“Siyaset bir ittifak sanatıdır. Ama şu an erken. Seçimlere 4–5 ay kala tablo netleşir. Uzun süren ittifak görüşmeleri partileri yıpratır. Biz kısa, ilkeli ve kararlı işbirliklerinden yanayız.”

“Zafer Partisi Siyasetin Milli Merkezindedir”

Partisinin ideolojik konumunu netleştiren Özdağ, Zafer Partisi’nin kuruluş felsefesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu vurguladı:

"Biz Atatürk çizgisinde Türk milliyetçileriyiz ve siyasetin merkezindeyiz. Milli merkeziz biz. Şu an Türkiye, milli üniter laik devletten çok uluslu bir federasyona geçilmeye çalışıldığı bir dönemde. Milli üniter laik devletin son siperiyiz, son kalesiyiz. Ve amacımız bu siperi geçilmez hale getirecek şekilde güçlendirmek."

“Biz milli, üniter, laik devletin son siperi, son kalesiyiz. Kuruluş felsefesinden taviz vermeyen partiyiz. Anayasanın ilk üç maddesi, 66. ve 42. maddeleri kırmızı çizgimizdir.
Atatürk bu ülkenin kurucusudur; biz onun yolundayız.”

“Atatürk’ün Yolunda Bütün Vatanseverlere Kapımız Açık”

Ümit Özdağ, Zafer Partisi’nin herkesi kucaklayan bir milli duruşta olduğunu şu sözlerle özetledi:

“Mustafa Kemal, mandacı Halide Edip’i bile dışlamadı, kucakladı. Çünkü ülke için birlik gerekiyordu. Biz de bugün aynı anlayıştayız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine inanan herkes Zafer Partisi’nde yer bulabilir.”

 “Bu Ülkede Milletin İradesi Esastır”

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın açıklamaları, Türk siyasetinde yankı uyandıracak nitelikteydi.
Sözleri, hem demokrasiye hem de milli birliğe güçlü bir çağrı olarak değerlendirildi:

“Cumhuriyetin ağır bir krize sürüklendiği bu dönemde Türk milleti iradesine sahip çıkacaktır.
Bu ülkenin son sözü yine milletindir.”

yilmazparlar@yahoo.com

8 Ekim 2025 Çarşamba

Ümit Özdağ’ın Derdi Ne?-Yılmaz Parlar

  Ümit Özdağ’ın Derdi Ne

Evet, soruyorlar: “Ümit Özdağ’ın derdi ne?” Cevabı son derece net ve berrak: Onun derdi, Türkiye’dir. 

Damarlarında Atatürk’ün Ruhu, Kalbinde Türkiye Sevgisi Var

Damarlarında Atatürk’ün ruhu dolaşan, kalbinde Türk milletine sonsuz sevgi taşıyan bir lider…

Damarlarında akan kanda, Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyete ve Türk milletine duyulan sarsılmaz bir sevgi, sınırsız bir bağlılık ve yeniden ayağa kaldırma azmi vardır.

Onun miting meydanlarında yankılanan sesi, sadece bir siyasetçinin sözleri değil, bir mücadele adamının, bir fikir işçisinin yılmaz davetidir.

Liderlik Cesaret İster, Ümit Özdağ Türkiye’yi Gerçek Liyakatle Buluşturuyor

Ümit Özdağ’ın derdi makam değil, milletin yeniden ayağa kalkmasıTürkiye’nin yeniden akılla, liyakatle, adaletle yönetilmesi.

Bugün Zafer Partisi sadece bir siyasi hareket değil; vatanını seven, aklıyla çalışan, yüreğiyle inanan insanların buluştuğu bir gönül ordusu.
Ümit Özdağ bu ordunun önünde, kararlılığı, bilgeliği ve cesaretiyle bir lider, bir yol gösterici olarak yürüyor.

Liderlik Vasıflarıyla Ümit Özdağ

Netlik ve Dürüstlük

 Siyasetin puslu havasına bulaşmamış, her konuda “doğruyu” söylemekten çekinmeyen, milletine karşı şeffaf bir duruşu vardır. Söylediği her söz, yaptığı her çıkış, araştırılmış, belgelenmiş ve milletin menfaatini esas almıştır.

İlmi ve Aklı Rehber Edinmiş Bir Lider

Sıradan bir politikacı değil, bir düşünce insanıdır. Her politikasının, her projesinin altı sağlam verilerle, bilimsel stratejilerle ve akılcı çözümlerle doludur. Bu özelliği, onu “sözü dinlenen” bir lider haline getirmiştir.

Kararlılık ve Yılmaz Mücadele Ruhu

Hiçbir baskı, hiçbir karalama kampanyası onu Türkiye sevdasından, milli davasından bir adım geri attıramamıştır. Adeta bir “istiklal mücahidi” gibi, inandığı yolda tereddütsüz yürümektedir.

Başkan, partinin aynasıdır

 Zafer Partisi, Ümit Özdağ’ın etrafında şekillenmiş değildir; bilakis, Ümit Özdağ, Zafer Partisi’nin temsil ettiği ülkünün, milli duruşun ve Türkiye sevgisinin en somut yansımasıdır. “Başkan, partinin aynasıdır” sözünün en hakiki karşılığıdır.

Zafer Partisi, Bilimle, Ahlakla, Cesaretle Yükselen Yeni Nesil Hareket

Ümit Özdağ, sadece bir siyasi lider değil; bir bilim insanı, bir vatansever, bir rehber.
Onun liderliğinde Zafer Partisi, cesaretini Atatürk’ten, gücünü milletten, hedefini bilimden alıyor.

Her konuşmasında, her adımında saygı, sevgi ve milli bilinç var.
Bu yüzden Zafer Partisi, yeni bir ruhun, yeni bir Türkiye’nin sembolü haline geliyor.

Atatürk’ün İzinde, Türk Milleti’nin Kalbinde Ümit Özdağ Liderliğinde Bir Zafer Yolculuğu

Zafer Partisi Liyakatin, Bilimin, Vatan Sevgisinin Partisi

Türkiye’nin her köşesinde, akademisyenler, liyakat sahibi bireyler, çalışkan ve azimli gençler, Zafer Partisi’nin saflarına katılıyor.

Zafer Partisi sadece bir siyasi oluşum değil, bir arayışın, özlemin ve inancın adresidir. Bu partiye her geçen gün katılan, yurdunu gerçekten seven elit insanlar boşuna değil.

Onlar, partinin rozetini takarken, sadece bir siyasi tercihte bulunmuyor; bir idealin, yarınlara dair umudun ve “Yeni Bir Türkiye” inşasının neferleri olduklarını beyan ediyorlar.

Çünkü burada etik var, bilgi var, adalet var, vatan sevgisi var.
Her yeni üye, bu kutlu davanın bir parçası olmanın gururunu taşıyor.

Zafer Partisi’ne katılmak, sadece bir partiye üye olmak değil;
Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak,
Cumhuriyet değerlerini yeniden yüceltmek,
ve gelecek kuşaklara güçlü bir Türkiye bırakmak demektir.

Neden Zafer Partisi’ne Katılmalı?

Anlamlı Sebepler;

Atatürk’ün izinde yürüyen, milli değerleri savunan bir hareketin parçası olmak.

Liyakat ve bilimin esas alındığı bir siyaset anlayışını desteklemek.

Türkiye’nin geleceği için fikir, emek ve yürek koymak.

Cesur, adaletli ve çalışkan insanların yanında yer almak.

Yeni bir Türkiye idealine katkı sunmak.

Liyakatın ve Aklın Yeniden İktidarı İçin

Liyakatın unutulduğu, kayırmacılığın kol gezdiği bir dönemde, Zafer Partisi, liyakati, bilgiyi ve aklı yeniden Türkiye’nin yönetim merkezine taşıma sözü veriyor.

Tam Bağımsız ve Gerçekten Milli Bir Duruş İçin

Ülkemizin bekası ve milletimizin menfaati her şeyin üzerindedir. Bu duruştan taviz vermeyen tek adrestir.

Sevginin, Saygının ve Kardeşliğin Siyaseti İçin

Kinin, nefretin ve kutuplaşmanın değil; sevginin, saygının ve milli birlik ruhunun siyasetini yapmaktadır.

Gençlere Gerçek Bir Gelecek Vaat Ettiği İçin

Göç ve ekonomi politikalarıyla, gençlerimize kendi ülkelerinde, gururlu ve müreffeh bir gelecek kurma azmindedir.

Sadece Eleştirmek İçin Değil, Çözüm Üretmek İçin Çalıştığı İçin

Her soruna, “Biz olsak ne yaparız?” sorusuyla yaklaşan, somut ve uygulanabilir politikalar üreten bir ekoldür.

Bu davaya katılmak, yalnızca bir siyasi tercih değil,
geleceğe bırakılacak en büyük milli miras olacak.

Ümit Özdağ, ülkesine gönülden bağlı, bilgeliğiyle yol açan, cesaretiyle örnek olan bir liderdir.
Onun liderliğinde Zafer Partisi, sadece bir siyasi parti değil; vatanına inanan insanların buluştuğu bir gönül hareketidir.
Bu yüzden her yürekli, her dürüst vatandaşın bu “Zafer yürüyüşünde” bir adımı olmalı.

Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin Yükselen İdeali Yeni Türkiye’nin Mimarı

Zafer Partisi, bilgiyle yoğrulmuş cesur bir Türkiye hayalinin adıdır.
Ümit Özdağ bu hayali gerçeğe dönüştürmek için “milletle omuz omuza” yürümeye devam ediyor.

sevginin, saygının, aklın, bilimin, liyakatin ve en önemlisi, sarsılmaz bir Türkiye sevdasının siyasetteki karşılığıdır Zafer Partisi. Ve Ümit Özdağ, bu büyük davanın, bu büyük idealin yılmaz bir neferi ve kutup yıldızıdır. 

Yeni ve Güçlü bir Türkiye’nin inşası, bu idealin zaferiyle mümkün olacaktır.

yilmazoarlar@yahoo.com

28 Ağustos 2025 Perşembe

Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

Avrupalı Belediye Başkanlarından İstanbul’da Tarihi Dayanışma Mesajı

“Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.”

Demokrasiye ve özgürlüklere inanan herkes için bugün İstanbul’da yaşanan buluşma, tarihe geçecek bir dayanışma sahnesi oldu.

Avrupa’nın farklı şehirlerinden gelen belediye başkanlarının mesajı çok netti: “Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.

Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret

28 Ağustos 2025 Perşembe günü, Avrupa’nın önde gelen şehirlerinin belediye başkanlarından oluşan Eurocities heyeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek, Eurocities Özel Demokrasi Ödülü’nü Başkan Ekrem İmamoğlu adına eşi Dilek Kaya İmamoğlu’na takdim etti.
Törene İBB Başkanvekili Nuri Aslan ev sahipliği yaptı.

Nuri Aslan, “Bu Haksızlık Türk Halkının Vicdanında Mahkûm Edilmiştir”

İBB Başkanvekili Nuri Aslan açılış konuşmasında, İmamoğlu’nun haksız yere cezaevinde tutulduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen davalar Türk halkının vicdanında çoktan mahkûm edilmiştir. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Bu ziyaret aramızdaki dayanışmanın en somut göstergesidir.”

Jaume Collboni, “Şehirler Demokrasinin Gerçek Olduğu Yerdir”

Eurocities Başkan Yardımcısı ve Barselona Belediye Başkanı Jaume Collboni, İstanbul’a geliş amaçlarını şu sözlerle özetledi:

“Avrupalı belediye başkanları olarak, özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğü için bir arada duruyoruz. Başkan İmamoğlu yalnız değildir. Bu ödül, Avrupa şehirlerinden net bir mesajdır: Demokrasiyi birlikte savunuyoruz.”

Vasil Terziev, “Özgür Şehirler Olmadan Demokrasi Olmaz”

B40 Balkan Şehirler Ağı Başkanı ve Sofya Belediye Başkanı Vasil Terziev, demokrasiye yönelik saldırılara karşı güçlü bir mesaj verdi:

“Belediye başkanlarına saldırı, milyonların umutlarına saldırıdır. Avrupa’nın şehirleri olarak sesimizi yükseltiyoruz.  Özgür şehirler olmadan demokrasi olmaz, hukukun üstünlüğü olmadan özgürlük olmaz.”

Sharon Dijksma, “İmamoğlu Sadece Bir Başkan Değil, Bir Baba ve Eş”

Utrecht Belediye Başkanı Sharon Dijksma duygusal bir çağrıda bulunarak şöyle konuştu:

“Ekrem İmamoğlu hapse atıldığında sadece bir belediye başkanı değil, bir baba ve eş de hapse atıldı. Bu yürek parçalayıcı bir durumdur ve sona ermelidir. Lütfen İmamoğlu’nu özgür bırakın.”

Dilek Kaya İmamoğlu, “Bu Ödül Tüm Yurttaşlara Aittir”

Ödülü teslim alan Dilek Kaya İmamoğlu, tüm heyete teşekkür ederek, eşi Ekrem İmamoğlu’nun mesajını aktardı:

“Bu ödül sadece bana değil, adalet ve özgürlük için direnen tüm yurttaşlara aittir. Demir parmaklıklar aramızda olsa da, biz yurttaşlarımızla omuz omuza demokrasi için mücadele etmeyi sürdürüyoruz.”

Diğer Belediye Başkanlarından Ortak Dayanışma Mesajı

Atina Belediye Başkanı Haris Doukas, “İmamoğlu’nun yanındayız, İstanbul halkının yanındayız, demokrasinin yanındayız.” dedi. Zagreb, Budapeşte, Paris, Madrid ve diğer şehirlerin temsilcileri de benzer şekilde demokrasi, özgürlük ve dayanışma vurgusu yaptı.

Silivri Cezaevi Önünde Basın Açıklaması

Heyet, programın ardından Silivri Cezaevi önüne giderek ikinci bir basın açıklaması yaptı. Belediye başkanları burada da “Ekrem İmamoğlu yalnız değildir, demokrasi yalnız değildir.” mesajını yineledi.

Bugün İstanbul’da verilen mesaj sadece İmamoğlu için değil, demokrasiye inanan herkes için bir umut işaretiydi.

Avrupa’nın farklı köşelerinden gelen belediye başkanlarının sözleri, özgürlük ve adaletin sınır tanımadığını bir kez daha kanıtladı. Tarih, bu dayanışmayı unutmayacak.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Ağustos 2025 Perşembe

Ümit Özdağ’dan "Öcalan Komisyonu"na Sorular-Yılmaz Parlar

  

 “Milli Devlet Tasfiye mi Ediliyor?”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden  6 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı paylaşımda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde oluşturulan ve kamuoyunda "Öcalan Komisyonu" olarak anılan yapıya yönelik çok sert eleştiriler yöneltti.

Özdağ, açıklamasında, komisyonun faaliyetlerinin “PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ı siyasi muhatap haline getirme süreci” olduğunu belirterek, hem komisyon üyelerine hem de süreci yürüten siyasi iradeye yönelik 13 maddelik çarpıcı sorular yöneltti.

13 Maddelik Soru Listesi Yayınladı

Zafer Partisi lideri, TBMM'de kurulan komisyonu hedef aldı: “PKK’ya siyasi meşruiyet kazandırılıyor, milli devlet tasfiye ediliyor!”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) oluşturulan ve kamuoyunda “Öcalan Komisyonu” olarak anılan yapı hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özdağ, komisyonun Abdullah Öcalan'ı siyasi muhatap haline getirdiğini ileri sürerek, “Türkiye üniter yapısından koparılıyor” uyarısında bulundu.

Özdağ’dan 13 Maddelik Soru

"Türk Milletine Açıklayın"

Özdağ, Twitter (X) üzerinden yaptığı paylaşımda, TBMM’de kurulan komisyonun PKK ile barış sürecini yeniden meşrulaştırmak amacıyla oluşturulduğunu öne sürdü.

Bu bağlamda komisyon üyelerine ve süreci yürüten yetkililere yönelik dikkat çeken 13 soru yöneltti. İşte o başlıklar:

Anayasa’nın 66. ve 42. Maddeleri Değişecek mi?

Özdağ, vatandaşlık tanımı olan “Türk’tür” ifadesinin anayasadan çıkarılacağı iddialarına karşı net bir duruş sergileyerek, “Kürtçe ikinci ana dil olacak mı? Eğitim sistemi nasıl değişecek?” sorularını gündeme taşıdı.

Etnik ve Mezhepsel Kota mı Geliyor?

Cumhurbaşkanı yardımcıları arasında “Kürt” ve “Alevi” kimliklerinin temsili için yapılacak olası düzenlemelere dikkat çeken Özdağ, bunun anayasal eşitlik ilkesini zedeleyip zedelemeyeceğini sorguladı.

 “ABD'nin Osmanlı Modeli Önerisi Tesadüf mü?”

ABD büyükelçisinin Türkiye’ye Osmanlı benzeri bir model önerdiğini hatırlatan Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki rolünün “tesadüf mü, değil mi?” sorusunu ortaya attı.

Lozan ve Üniter Yapı Tartışması

PKK’nın Avrupa’da Lozan Antlaşması’nı hedef alan toplantılarına değinen Özdağ, Öcalan’ın federasyon ve özerklik söylemlerine işaret ederek, üniter milli devletin tasfiye edilip edilmediği sorusunu kamuoyunun gündemine taşıdı.

 “Kürt, Arap, Türk” Tanımı Anayasaya mı Giriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap 86 milyonun kardeşliğinden” bahsettiği açıklamayı da gündeme alan Özdağ, etnik grupların anayasada resmen tanınması halinde ileride ayrılma taleplerinin meşruiyet kazanabileceğini savundu.

“Komisyon Neden Kapalı Kapılar Ardında?”

Ümit Özdağ, komisyonun şeffaf bir şekilde çalışmadığını belirterek, “Eğer Türk milletinden gizleyecek bir şey yoksa neden bu komisyon kapalı kapılar ardında çalışıyor?” sorusunu yöneltti.

Özdağ, “Bu Bir Teslimiyet Sürecidir”

Açıklamasında süreci “teslimiyet” olarak tanımlayan Özdağ, komisyonun PKK ve Öcalan’a siyasi meşruiyet kazandırma işlevi gördüğünü ileri sürdü.

Arka Plan

“Yeni Bir Çözüm Süreci Mi?”

Ankara kulislerinde bir süredir yeni bir “çözüm süreci” tartışması gündemde. TBMM’deki komisyonun, Kürt meselesinde yeni bir anayasal düzenleme arayışının parçası olup olmadığı merak konusu.

Zafer Partisi Ne İstiyor?

Zafer Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve milli yapısının korunmasında ısrarcı olduğunu sıkça vurguluyor.

Özdağ, açıklamasında "Türk milletinin çıkarları için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız" mesajı da verdi.

Siyasi Tartışmalar Derinleşiyor

Özdağ’ın açıklamaları, Türkiye siyasetinde özellikle etnik kimlik, anayasa değişiklikleri ve üniter devlet yapısı üzerinden yürüyen tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Komisyonun amaçları, kapsamı ve kamuoyuna açıklanma biçimi önümüzdeki günlerde daha da geniş bir siyasi ve toplumsal tartışmanın merkezine oturacağa benziyor.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Kutlama-Yılmaz Parlar

  

20 Temmuz’un Ruhu, Bugünün Güvencesidir

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Hidiv Kasrı’nda Tarihe Not Düşüldü

Kıbrıs Barış Harekatı sadece askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini değiştiren şanlı bir direnişin adıdır.

51 yıl önce atılan bu adım, bugün sadece Kıbrıs Türk halkının değil, tüm Türk milletinin onuruyla dimdik ayakta durduğunun sembolüdür.”

Hidiv Kasrı’nda Tarih Canlandı

22 Temmuz 2025 Salı günü, İstanbul’un en gözde tarihi mekânlarından Hidiv Kasrı20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yılına yakışır şekilde anlamlı bir resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Etkinlik, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde düzenlendi. Katılım üst düzeydi:

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tata, İstanbul Valisi Davut GülİBB Başkan Vekili Nuri AslanKolordu Komutanı ve yüksek rütbeli subaylar, Gaziler, Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTO) Başkanı Uğur Özgöker, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Vekili Halil Sert, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Büyükelçi Şakir Alemdar, KKTC Başkonsolos ve Konsolosu, Eski KKTC İstanbul Konsolosluğu eski ekonomi ataşe Cahit kayıarslan , İpek Yolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, Mavi Vatan'ın geliştiricisi, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin kurucusu Cihat Yaycı başta olmak üzere bürokratlar, iş dünyası temsilcileriSivil toplumun ve diplomasinin seçkin isimleri elit davetliler katıldı. 

Zehra Bilge Eray: “O bayrak yere düşmeyecek”

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, açılış konuşmasında hem duygusal hem de kararlı bir duruş sergiledi:

“Kıbrıs Türkü, özgürlük uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdır. Mücahitlerimiz, Mehmetçiklerimiz ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla dalgalanan bayrağımız asla yere düşmeyecek!”

Vali Davut Gül: “Kıbrıs Türküyle sonsuza kadar beraberiz”

İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:



“Bugün Gazze’de yaşananların benzerini 60 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadık. O gün Mehmetçik Kıbrıs’a nasıl omuz verdiyse, bugün de Türkiye dimdik arkasındadır.”

Ersin Tatar: “Kıbrıs Türkü yalnız değildir, asla da olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı kapsamlı konuşmada hem geçmişe hem geleceğe ışık tuttu. Öne çıkan ifadeleri şöyle:

“Kıbrıs Barış Harekatı, bir milletin topyekûn imhaya karşı direnişinin adıdır. Biz toprağımızda barış için, özgürlük için, Türk kimliğimizle yaşamak için direndik. Mehmetçik geldi, destan yazdı. Ve bugün, Mavi Vatan’ın kalbinde egemen bir Türk devleti olarak Kuzey Kıbrıs dimdik ayakta!”

Tatar, Türkiye’nin sağladığı yatırımlar, su ve enerji projeleri, altyapı hamleleri ve tanıtım faaliyetleri sayesinde KKTC’nin her geçen gün güçlendiğini vurguladı:

“Bizi federasyon masallarına mahkûm etmek isteyenlere buradan, İstanbul’dan sesleniyorum: Bu millet o gün direndi, bugün de yolundan sapmayacak!”

Hidiv Kasrı’nın Tarihi Önemi

Etkinliğe ev sahipliği yapan Hidiv Kasrı, sadece mimari güzelliğiyle değil, tarihi ruhuyla da dikkat çekti.

1907 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan bu kasır, Boğaz’ın incisi olarak bilinir.

Osmanlı’nın Mısır üzerindeki etkisini yansıtan yapı, İstanbul’un en zarif ve anlam yüklü köşklerinden biridir.

Barışın, özgürlüğün ve egemenliğin konuşulduğu böyle bir günde, böylesi bir mekânda toplanmak, adeta tarihle bugünü birleştiren sembolik bir mesaj oldu.

 “20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, sadece bir toprak parçasını değil, bir halkın geleceğini kurtardı. Bugün Hidiv Kasrı’nda verilen mesaj şuydu: Ne geçmişimizi unuturuz, ne geleceğimizi başkalarına bırakırız. Egemenlik bizimdir, Kıbrıs Türkü yalnız değildir!”

yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2025 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy’dan Siyasi Öngörü

  

Türkiye’de Yeni Bir Dönemin Eşiğindeyiz

Bayram tebriği vesilesiyle görüşmemizde, Çınarcık’ta ikamet eden tanınmış medyum Koray Aksoy, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Gözlemleri ve sezgileriyle yıllardır kamuoyunun ilgisini çeken Aksoy, içinde bulunduğumuz süreci “Türkiye’nin demokratik dönüşümüne kapı aralayan bir eşik” olarak tanımladı.

Aksoy, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, kamuoyunda sıkça dile getirildiği üzere 11 Haziran tarihinde özgürlüğüne kavuşmasının beklendiğini, ancak bu sürecin temmuz ortasına doğru net gerçekleşeceğini öngördü.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hukuki sürecinin olumlu bir yönde ilerleyeceğini, onun da yakın dönemde özgürlükle buluşacağını dile getirdi.

Bu gelişmelerin yalnızca bireysel değil, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından da simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Aksoy, "Bu iki siyasi figür, Türkiye'nin demokratik prestijini uluslararası düzeyde artıracak, toplumsal barış ve katılımcı yönetim anlayışını yeniden inşa edecek öncülerdir" ifadelerini kullandı.

Medyum Aksoy, erken seçime dair güçlü sinyaller aldığını da sözlerine ekleyerek, Türkiye’de siyasi dengenin değişmeye başladığına işaret etti.

Ancak bu değişimin radikal değil, halk iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde gelişen bir yeniden yapılanma süreci olarak yorumlanması gerektiğini vurguladı.

Aksoy, "Zafer Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu'nun temsil ettiği çizgi, toplumda karşılık bulmaya devam ediyor. Fakat bu yalnızca oy oranlarıyla değil, halkın adalet, liyakat ve özgürlük taleplerine verdikleri yanıtlarla da ilgilidir. Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır" diyerek, bu liderlerin yükselişini demokrasinin ve hukukun bir zaferi olarak değerlendirdi.

Uluslararası kamuoyunun da bu süreci yakından izlediğini söyleyen Aksoy, Türkiye’nin demokratik kültürüne olan güvenin artacağını ve bu güvenin, dış ilişkilerden yatırımlara kadar birçok alanda pozitif yansımaları olacağını belirtti.

“Türkiye, farklı seslerin özgürce ifade edilebildiği bir ülke olarak yalnızca bölgesinde değil, dünyada da demokratik duruşuyla örnek bir konuma ulaşacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayan Aksoy, bayramın hoşgörü ve birlik mesajlarını da unutmadı: “Umarım bu bayram, herkes için adaletin, barışın ve huzurun yeniden filizlendiği bir başlangıç olur.”

yilmazparlar@yahoo.com

1 Haziran 2025 Pazar

Özbek Kadınlar Konuştu, Aile Kazandı-Yılmaz Parlar

  

Özbek Bilim Kadınlarından Türkiye’ye Anlamlı Ziyaret

Aile Değerlerine Ortak Vurgu
 “Mutlu Aile, Güçlü Toplum, Huzurlu Dünya” Mesajı Türkiye’den Yankılandı

Burada konuşanların her biri, yalnızca bir akademisyen, bir uzman ya da bir aktivist değil; aynı zamanda aileyi, kadını, toplumu ve insanlığı savunan birer yol gösterici...

Özellikle Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının her cümlesi, toplumun özünü oluşturan aileye dokunuyor ve geleceğe dair umutları filizlendiriyor. Aile yapısının yeniden onarılması, güçlü kadınlarla mümkün olabilir; işte bu ziyaret, tam da bu iradenin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Aile, Toplumun Temel Taşı ve Kadınların Gücü

Bugün, Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının Türkiye’deki Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyareti, aile kurumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, bir toplumun temelidir; maddi ve manevi değerlerin aktarıldığı, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği kutsal bir yuvadır.

Özellikle kadınlar, bu yuvanın mimarıdır. Onların bilgisi, şefkati ve fedakarlığı olmadan ne aile ayakta kalabilir ne de toplum ilerleyebilir.

Kadın Eliyle İnşa Edilen Gelecek, Bilim Kadınlarından Anlamlı Mesajlar

Özbekistan’dan gelen Aile ve Cinsiyet Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Aynisa Musurmanova ve Yüksek Öğrenim, Bilim ve Yenilik Bakanlığı Uzmanı Dildora Solihojaeva’nın yer aldığı heyet, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Mecidiyeköy Kervan Geçmez Sokak Keskin İş merkezi adresinde bulunan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyaret etti.

Dernek Başkanı Azade (Ozoda) İslamova’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma, iki ülke arasında aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine dair ortak bir vizyonun sembolü oldu.

Aile değerlerinin korunması, kadınların eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuların masaya yatırıldığı bu önemli görüşmede, geleceğe dönük ortak projeler de ele alındı.

Heyet üyeleri, Türkiye ve Özbekistan haricinde Türk Dünyasındaki kadınların aile politikalarının bilimsel ve toplumsal yönleri üzerine fikir alışverişinde bulunurken, gelecekteki iş birlikleri için de önemli mutabakatlara varıldı.

Bilim kadınlarına dernek tarafından törenle takdim edilen sertifikalar, onların sadece fikir değil, aynı zamanda birer umut taşıyıcısı olduklarını gösterdi.

Prof. Dr. Musurmanova, “Kadın Eğitimliyse, Aile Huzurludur”

Prof. Dr. Aynisa Musurmanova’nın da vurguladığı gibi, “Bir kadın eğitimliyse, o ailede gelişme, refah ve huzur olur.” İşte bu yüzden, kadınların güçlendirilmesi ve aile değerlerinin korunması, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Bu vurgu, kadının aile içindeki dönüştürücü gücünü bilimsel bir gerçeklikle ortaya koydu. Musurmanova, aile kurumunun yalnızca bir sosyal yapı değil, aynı zamanda milli değerlerin, ahlaki ilkelerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu vurguladı.

Ailenin Gücü, Toplumun Gücüdür

Sempozyumda Prof. Dr. Musurmanova’nın ifadeleri, ailenin bir milletin en değerli hazinesi olduğunu bir kez daha hatırlattı: “Gelenekler, görenekler ve manevi değerler, ancak sağlam aile yapılarıyla gelecek nesillere aktarılabilir.

Özbekistan’daki kadın politikalarına da değinen Profesör, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınları destekleyen örnek teşviklerini ve yasaları hatırlatarak Türkiye ile bilgi alışverişinin önemini belirtti:

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınlara verdiği destek ve “Yılın Örnek Ailesi” gibi projeler, toplumsal kalkınmanın ancak kadınların güçlendirilmesiyle mümkün olacağını gösteriyor. Türkiye ve Özbekistan’ın bu alandaki iş birliği, sadece iki ülke için değil, tüm Türk dünyası için umut verici bir adımdır.

 “Bizde olmayanı Türkiye’den alalım, bizde olanı Türkiye’ye sunalım. Bu bir kültürel alışveriştir.”

Dildora Solihojaeva, “Maneviyat Kervanı Kurduk”

Uzman Dildora Solihojaeva ise ailede kitap okuma alışkanlığı, milli elbiselerin yaşatılması ve sosyal projelerin yaygınlaştırılmasının aile kurumunu güçlendirdiğini ifade etti.

“Maneviyat kervanı, kitap kervanı gibi projelerle ailelerimizi kültürel olarak zenginleştiriyoruz.”
diyerek maneviyatın dijital çağda bile kaybolmaması gerektiğini vurguladı. Televizyon programları, elektronik platformlar ve basın toplantıları gibi farklı medya araçlarıyla halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların önemini anlattı.

Derin Bir Saygı, Azade İslamova’ya Takdir Yağmuru

Heyetin ev sahibi olan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova, hem Özbekistan’daki hem Türkiye’deki kadın mücadelesinde öncü bir figür olarak takdir topladı.

Dernek Başkanı Azade İslamova’nın cesur adımları ve kadınlar için verdiği mücadele, her türlü takdirin üzerindedir. Onun gibi güçlü kadınlar sayesinde, toplumlar daha adil ve daha huzurlu bir geleceğe yürüyebilir.

Prof. Dr. Musurmanova’nın “öğrencim” dediği İslamova için

“Bir kadının başka bir ülkede ofis açması, kira ödemesi, kadınlara omuz vermesi büyük bir cesarettir. Azade Hanım burada en güçlü olanlarımızdan biridir.”

Prof. Dr. Musurmanova’nın geçmişte mahkemelerde yanlış kararlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelelerde birçok kadının hayatını kurtardığı belirtildi. Güler yüzü, istikrarı, ekibiyle kurduğu bağ ve vazgeçmeyen iradesiyle misafirlerini derinden etkileyen İslamova, Türk dünyasında aldığı ödüllerle bu mücadelenin simgesi haline geldi.

Bu buluşma, sadece Özbek kadın akademisyenlerinin ziyareti değil; aynı zamanda kadın eliyle yeniden yeşeren umutların, kültürel kardeşliğin ve aile değerlerinin buluşmasıydı. Her biri bir çınar gibi köklü, bir anne gibi şefkatli ve bir bilim insanı gibi berrak düşünen bu kadınlar, bize aile kurumunun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattı.

Kadınlar, Ailenin ve Toplumun Kalbidir

Bu anlamlı ziyaret, bir kez daha gösterdi ki, kadınlar olmadan ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. Onlar, evlatlarına sevgiyi, erdemi ve bilgeliği öğreten ilk öğretmenlerdir. Özbek ve Türk kadınlarının bu buluşması, sadece kültürel bir köprü değil, aynı zamanda ortak değerler etrafında kenetlenmenin de bir simgesidir. Azade İslamova gibi cesur ve çalışkan kadınlar, toplumların ilerlemesinde kilit rol oynamaktadır.

Ortak Mesaj, “Mutlu Aile, Mutlu Dünya”

Ziyaretin sonunda verilen ortak mesaj adeta tüm insanlığa seslendi: “Cemiyetin en temel parçası ailedir. Mutlu aileler kurulursa, ülkeler mutlu olur. Ülkeler mutlu olursa, dünya da huzur bulur.”

Unutmayalım: “Aile mutlu olursa ülke mutlu olur, ülkeler mutlu olursa dünya mutlu olur.” Bu çağrı, tüm insanlığa sesleniyor: Aile değerlerini koruyalım, kadınları destekleyelim ve geleceği birlikte inşa edelim!

Ailede başlayan iyilik, toplumda dalga dalga yayılır. Bugün Özbekistan’dan esen bu kadın nefesi, yarının Türkiye’sinde huzur, refah ve güvenin temelini atmaktır.

Ve evet, ne de olsa hepsi kadın…
Ve kadın varsa, umut vardır, gelecek vardır, aile vardır.

yilmazparlar@yahoo.com

Ümit Özdağ Türk Halkı İradesinin Ortadan Kalkmasına İzin Vermez-Yılmaz Parlar

  Ümit Özdağ’dan demokrasi, seçim ve milli irade vurgusu; “Sandık, bu ülkenin son kalesidir.” "Milli Üniter Laik Devletin Son Kalesiyiz...