23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Kutlama-Yılmaz Parlar

  

20 Temmuz’un Ruhu, Bugünün Güvencesidir

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Hidiv Kasrı’nda Tarihe Not Düşüldü

Kıbrıs Barış Harekatı sadece askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini değiştiren şanlı bir direnişin adıdır.

51 yıl önce atılan bu adım, bugün sadece Kıbrıs Türk halkının değil, tüm Türk milletinin onuruyla dimdik ayakta durduğunun sembolüdür.”

Hidiv Kasrı’nda Tarih Canlandı

22 Temmuz 2025 Salı günü, İstanbul’un en gözde tarihi mekânlarından Hidiv Kasrı20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yılına yakışır şekilde anlamlı bir resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Etkinlik, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde düzenlendi. Katılım üst düzeydi:

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tata, İstanbul Valisi Davut GülİBB Başkan Vekili Nuri AslanKolordu Komutanı ve yüksek rütbeli subaylar, Gaziler, Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTO) Başkanı Uğur Özgöker, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Vekili Halil Sert, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Büyükelçi Şakir Alemdar, KKTC Başkonsolos ve Konsolosu, Eski KKTC İstanbul Konsolosluğu eski ekonomi ataşe Cahit kayıarslan , İpek Yolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, Mavi Vatan'ın geliştiricisi, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin kurucusu Cihat Yaycı başta olmak üzere bürokratlar, iş dünyası temsilcileriSivil toplumun ve diplomasinin seçkin isimleri elit davetliler katıldı. 

Zehra Bilge Eray: “O bayrak yere düşmeyecek”

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, açılış konuşmasında hem duygusal hem de kararlı bir duruş sergiledi:

“Kıbrıs Türkü, özgürlük uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdır. Mücahitlerimiz, Mehmetçiklerimiz ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla dalgalanan bayrağımız asla yere düşmeyecek!”

Vali Davut Gül: “Kıbrıs Türküyle sonsuza kadar beraberiz”

İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:



“Bugün Gazze’de yaşananların benzerini 60 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadık. O gün Mehmetçik Kıbrıs’a nasıl omuz verdiyse, bugün de Türkiye dimdik arkasındadır.”

Ersin Tatar: “Kıbrıs Türkü yalnız değildir, asla da olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı kapsamlı konuşmada hem geçmişe hem geleceğe ışık tuttu. Öne çıkan ifadeleri şöyle:

“Kıbrıs Barış Harekatı, bir milletin topyekûn imhaya karşı direnişinin adıdır. Biz toprağımızda barış için, özgürlük için, Türk kimliğimizle yaşamak için direndik. Mehmetçik geldi, destan yazdı. Ve bugün, Mavi Vatan’ın kalbinde egemen bir Türk devleti olarak Kuzey Kıbrıs dimdik ayakta!”

Tatar, Türkiye’nin sağladığı yatırımlar, su ve enerji projeleri, altyapı hamleleri ve tanıtım faaliyetleri sayesinde KKTC’nin her geçen gün güçlendiğini vurguladı:

“Bizi federasyon masallarına mahkûm etmek isteyenlere buradan, İstanbul’dan sesleniyorum: Bu millet o gün direndi, bugün de yolundan sapmayacak!”

Hidiv Kasrı’nın Tarihi Önemi

Etkinliğe ev sahipliği yapan Hidiv Kasrı, sadece mimari güzelliğiyle değil, tarihi ruhuyla da dikkat çekti.

1907 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan bu kasır, Boğaz’ın incisi olarak bilinir.

Osmanlı’nın Mısır üzerindeki etkisini yansıtan yapı, İstanbul’un en zarif ve anlam yüklü köşklerinden biridir.

Barışın, özgürlüğün ve egemenliğin konuşulduğu böyle bir günde, böylesi bir mekânda toplanmak, adeta tarihle bugünü birleştiren sembolik bir mesaj oldu.

 “20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, sadece bir toprak parçasını değil, bir halkın geleceğini kurtardı. Bugün Hidiv Kasrı’nda verilen mesaj şuydu: Ne geçmişimizi unuturuz, ne geleceğimizi başkalarına bırakırız. Egemenlik bizimdir, Kıbrıs Türkü yalnız değildir!”

yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2025 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy’dan Siyasi Öngörü

  

Türkiye’de Yeni Bir Dönemin Eşiğindeyiz

Bayram tebriği vesilesiyle görüşmemizde, Çınarcık’ta ikamet eden tanınmış medyum Koray Aksoy, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Gözlemleri ve sezgileriyle yıllardır kamuoyunun ilgisini çeken Aksoy, içinde bulunduğumuz süreci “Türkiye’nin demokratik dönüşümüne kapı aralayan bir eşik” olarak tanımladı.

Aksoy, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, kamuoyunda sıkça dile getirildiği üzere 11 Haziran tarihinde özgürlüğüne kavuşmasının beklendiğini, ancak bu sürecin temmuz ortasına doğru net gerçekleşeceğini öngördü.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hukuki sürecinin olumlu bir yönde ilerleyeceğini, onun da yakın dönemde özgürlükle buluşacağını dile getirdi.

Bu gelişmelerin yalnızca bireysel değil, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından da simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Aksoy, "Bu iki siyasi figür, Türkiye'nin demokratik prestijini uluslararası düzeyde artıracak, toplumsal barış ve katılımcı yönetim anlayışını yeniden inşa edecek öncülerdir" ifadelerini kullandı.

Medyum Aksoy, erken seçime dair güçlü sinyaller aldığını da sözlerine ekleyerek, Türkiye’de siyasi dengenin değişmeye başladığına işaret etti.

Ancak bu değişimin radikal değil, halk iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde gelişen bir yeniden yapılanma süreci olarak yorumlanması gerektiğini vurguladı.

Aksoy, "Zafer Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu'nun temsil ettiği çizgi, toplumda karşılık bulmaya devam ediyor. Fakat bu yalnızca oy oranlarıyla değil, halkın adalet, liyakat ve özgürlük taleplerine verdikleri yanıtlarla da ilgilidir. Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır" diyerek, bu liderlerin yükselişini demokrasinin ve hukukun bir zaferi olarak değerlendirdi.

Uluslararası kamuoyunun da bu süreci yakından izlediğini söyleyen Aksoy, Türkiye’nin demokratik kültürüne olan güvenin artacağını ve bu güvenin, dış ilişkilerden yatırımlara kadar birçok alanda pozitif yansımaları olacağını belirtti.

“Türkiye, farklı seslerin özgürce ifade edilebildiği bir ülke olarak yalnızca bölgesinde değil, dünyada da demokratik duruşuyla örnek bir konuma ulaşacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayan Aksoy, bayramın hoşgörü ve birlik mesajlarını da unutmadı: “Umarım bu bayram, herkes için adaletin, barışın ve huzurun yeniden filizlendiği bir başlangıç olur.”

yilmazparlar@yahoo.com

1 Haziran 2025 Pazar

Özbek Kadınlar Konuştu, Aile Kazandı-Yılmaz Parlar

  

Özbek Bilim Kadınlarından Türkiye’ye Anlamlı Ziyaret

Aile Değerlerine Ortak Vurgu
 “Mutlu Aile, Güçlü Toplum, Huzurlu Dünya” Mesajı Türkiye’den Yankılandı

Burada konuşanların her biri, yalnızca bir akademisyen, bir uzman ya da bir aktivist değil; aynı zamanda aileyi, kadını, toplumu ve insanlığı savunan birer yol gösterici...

Özellikle Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının her cümlesi, toplumun özünü oluşturan aileye dokunuyor ve geleceğe dair umutları filizlendiriyor. Aile yapısının yeniden onarılması, güçlü kadınlarla mümkün olabilir; işte bu ziyaret, tam da bu iradenin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Aile, Toplumun Temel Taşı ve Kadınların Gücü

Bugün, Özbekistan’dan gelen değerli bilim kadınlarının Türkiye’deki Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyareti, aile kurumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, bir toplumun temelidir; maddi ve manevi değerlerin aktarıldığı, sevginin ve dayanışmanın yeşerdiği kutsal bir yuvadır.

Özellikle kadınlar, bu yuvanın mimarıdır. Onların bilgisi, şefkati ve fedakarlığı olmadan ne aile ayakta kalabilir ne de toplum ilerleyebilir.

Kadın Eliyle İnşa Edilen Gelecek, Bilim Kadınlarından Anlamlı Mesajlar

Özbekistan’dan gelen Aile ve Cinsiyet Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Aynisa Musurmanova ve Yüksek Öğrenim, Bilim ve Yenilik Bakanlığı Uzmanı Dildora Solihojaeva’nın yer aldığı heyet, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü, Mecidiyeköy Kervan Geçmez Sokak Keskin İş merkezi adresinde bulunan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’ni ziyaret etti.

Dernek Başkanı Azade (Ozoda) İslamova’nın ev sahipliğinde gerçekleşen buluşma, iki ülke arasında aile yapısının korunması ve güçlendirilmesine dair ortak bir vizyonun sembolü oldu.

Aile değerlerinin korunması, kadınların eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuların masaya yatırıldığı bu önemli görüşmede, geleceğe dönük ortak projeler de ele alındı.

Heyet üyeleri, Türkiye ve Özbekistan haricinde Türk Dünyasındaki kadınların aile politikalarının bilimsel ve toplumsal yönleri üzerine fikir alışverişinde bulunurken, gelecekteki iş birlikleri için de önemli mutabakatlara varıldı.

Bilim kadınlarına dernek tarafından törenle takdim edilen sertifikalar, onların sadece fikir değil, aynı zamanda birer umut taşıyıcısı olduklarını gösterdi.

Prof. Dr. Musurmanova, “Kadın Eğitimliyse, Aile Huzurludur”

Prof. Dr. Aynisa Musurmanova’nın da vurguladığı gibi, “Bir kadın eğitimliyse, o ailede gelişme, refah ve huzur olur.” İşte bu yüzden, kadınların güçlendirilmesi ve aile değerlerinin korunması, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Bu vurgu, kadının aile içindeki dönüştürücü gücünü bilimsel bir gerçeklikle ortaya koydu. Musurmanova, aile kurumunun yalnızca bir sosyal yapı değil, aynı zamanda milli değerlerin, ahlaki ilkelerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu vurguladı.

Ailenin Gücü, Toplumun Gücüdür

Sempozyumda Prof. Dr. Musurmanova’nın ifadeleri, ailenin bir milletin en değerli hazinesi olduğunu bir kez daha hatırlattı: “Gelenekler, görenekler ve manevi değerler, ancak sağlam aile yapılarıyla gelecek nesillere aktarılabilir.

Özbekistan’daki kadın politikalarına da değinen Profesör, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınları destekleyen örnek teşviklerini ve yasaları hatırlatarak Türkiye ile bilgi alışverişinin önemini belirtti:

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in kadınlara verdiği destek ve “Yılın Örnek Ailesi” gibi projeler, toplumsal kalkınmanın ancak kadınların güçlendirilmesiyle mümkün olacağını gösteriyor. Türkiye ve Özbekistan’ın bu alandaki iş birliği, sadece iki ülke için değil, tüm Türk dünyası için umut verici bir adımdır.

 “Bizde olmayanı Türkiye’den alalım, bizde olanı Türkiye’ye sunalım. Bu bir kültürel alışveriştir.”

Dildora Solihojaeva, “Maneviyat Kervanı Kurduk”

Uzman Dildora Solihojaeva ise ailede kitap okuma alışkanlığı, milli elbiselerin yaşatılması ve sosyal projelerin yaygınlaştırılmasının aile kurumunu güçlendirdiğini ifade etti.

“Maneviyat kervanı, kitap kervanı gibi projelerle ailelerimizi kültürel olarak zenginleştiriyoruz.”
diyerek maneviyatın dijital çağda bile kaybolmaması gerektiğini vurguladı. Televizyon programları, elektronik platformlar ve basın toplantıları gibi farklı medya araçlarıyla halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların önemini anlattı.

Derin Bir Saygı, Azade İslamova’ya Takdir Yağmuru

Heyetin ev sahibi olan Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova, hem Özbekistan’daki hem Türkiye’deki kadın mücadelesinde öncü bir figür olarak takdir topladı.

Dernek Başkanı Azade İslamova’nın cesur adımları ve kadınlar için verdiği mücadele, her türlü takdirin üzerindedir. Onun gibi güçlü kadınlar sayesinde, toplumlar daha adil ve daha huzurlu bir geleceğe yürüyebilir.

Prof. Dr. Musurmanova’nın “öğrencim” dediği İslamova için

“Bir kadının başka bir ülkede ofis açması, kira ödemesi, kadınlara omuz vermesi büyük bir cesarettir. Azade Hanım burada en güçlü olanlarımızdan biridir.”

Prof. Dr. Musurmanova’nın geçmişte mahkemelerde yanlış kararlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelelerde birçok kadının hayatını kurtardığı belirtildi. Güler yüzü, istikrarı, ekibiyle kurduğu bağ ve vazgeçmeyen iradesiyle misafirlerini derinden etkileyen İslamova, Türk dünyasında aldığı ödüllerle bu mücadelenin simgesi haline geldi.

Bu buluşma, sadece Özbek kadın akademisyenlerinin ziyareti değil; aynı zamanda kadın eliyle yeniden yeşeren umutların, kültürel kardeşliğin ve aile değerlerinin buluşmasıydı. Her biri bir çınar gibi köklü, bir anne gibi şefkatli ve bir bilim insanı gibi berrak düşünen bu kadınlar, bize aile kurumunun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattı.

Kadınlar, Ailenin ve Toplumun Kalbidir

Bu anlamlı ziyaret, bir kez daha gösterdi ki, kadınlar olmadan ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. Onlar, evlatlarına sevgiyi, erdemi ve bilgeliği öğreten ilk öğretmenlerdir. Özbek ve Türk kadınlarının bu buluşması, sadece kültürel bir köprü değil, aynı zamanda ortak değerler etrafında kenetlenmenin de bir simgesidir. Azade İslamova gibi cesur ve çalışkan kadınlar, toplumların ilerlemesinde kilit rol oynamaktadır.

Ortak Mesaj, “Mutlu Aile, Mutlu Dünya”

Ziyaretin sonunda verilen ortak mesaj adeta tüm insanlığa seslendi: “Cemiyetin en temel parçası ailedir. Mutlu aileler kurulursa, ülkeler mutlu olur. Ülkeler mutlu olursa, dünya da huzur bulur.”

Unutmayalım: “Aile mutlu olursa ülke mutlu olur, ülkeler mutlu olursa dünya mutlu olur.” Bu çağrı, tüm insanlığa sesleniyor: Aile değerlerini koruyalım, kadınları destekleyelim ve geleceği birlikte inşa edelim!

Ailede başlayan iyilik, toplumda dalga dalga yayılır. Bugün Özbekistan’dan esen bu kadın nefesi, yarının Türkiye’sinde huzur, refah ve güvenin temelini atmaktır.

Ve evet, ne de olsa hepsi kadın…
Ve kadın varsa, umut vardır, gelecek vardır, aile vardır.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Mayıs 2025 Cuma

28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nden Tarihi Bir Oturum-Yılmaz Parlar

  

28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nden Tarihi Bir Oturum

 "Diyalogla Barışa" Cumhurbaşkanları Paneli Dünya Barışı İçin Umut Işığı Oldu.

28.Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin en dikkat çeken, en saygın ve tarihî oturumu hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanları Paneli oldu. Bu özel panel, hem içerdiği fikir zenginliğiyle hem de katılımcıların dünya barışına olan katkılarıyla adeta uluslararası diplomasinin nabzını tuttu.

Oturumun moderatörlüğünü ise, yıllardır barış ve diyalog için sayısız platform kuran, Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver üstlendi. Bu kıymetli oturumda, dünya tarihine yön vermiş 11 eski cumhurbaşkanı barışın dilini bir kez daha güçlü bir şekilde dile getirdi.

"Dialogue of Global Leaders – Peaceful Solutions, Restoring Peace"

"Küresel Liderler Diyaloğu – Barışçıl Çözümler, Barışı Yeniden Tesis Etmek"

 


başlığıyla gerçekleştirilen panelin konuşmacıları arasında Türkiye 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bamir Topi, Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor, Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Hırvatistan Cumhurbaşkanları Ivo Josipovic ve Stjepan Mesic, Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic, Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzouki, Moldova Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi ve Çekya Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus yer aldı.



Abdullah Gül’den Çarpıcı Mesajlar,

"Savaş Öncesini Anlayabilmek, Barışın Anahtarıdır"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşması, oturumun adeta ortak vicdanı oldu. Gül, konuşmasında barışın maliyetinin hiçbir zaman savaşın getireceği yıkımlarla kıyaslanamayacağını vurgularken, insanlığın empati kurmadan savaşı önleyemeyeceğini dile getirdi. Şu çarpıcı sözleri, salondaki her dinleyicide derin izler bıraktı:



“Savaşlar başlamadan önce önlem almak; insanlık, vicdan ve medeniyet borcumuzdur. Aksi takdirde savaş, kolay bir çözüm gibi sunulur ve sonuç, nesiller boyu sürecek acılar olur.”

Gül ayrıca, savaş suçlarının cezasız kalmaması gerektiğini ve uluslararası adalet mekanizmalarının güçlendirilmesinin insanlığa olan saygının gereği olduğunu belirtti. Kültürün, liderliğin ve empati kurmanın, barışın temel direkleri olduğunu savundu.



Akkan Suver’den Zirveye Veda,

 “Gençlere Güveniyorum, Gelecek Ellerinde”

Oturumun sonunda duygusal bir kapanış konuşması yapan Marmara Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver, yıllardır yürüttüğü barış mücadelesinin artık genç nesiller tarafından devralınacağına olan inancını paylaştı.



“Yirmi sekiz yıl önce çıktığımız bu yolda, barışa inanmış dostlarımızla birlikte yürüdük. Bugün bu emaneti, pırıl pırıl genç kardeşlerime güvenle teslim ediyorum. Geleceğin dünyasında savaş değil, barış konuşulsun istiyoruz.”



Suver, geçmişteki zirvelerde ödüller verilen önemli isimleri anarken, Türk dünyasının gururu Nobel Ödüllü Aziz Sancar’a verilen onur ödülünün bizzat Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından önerildiğini de paylaştı.



28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde barış, sadece konuşulmadı; hissedildi, hatırlandı ve umutla geleceğe taşındı. Cumhurbaşkanları Paneli, dünyaya barışın hâlâ mümkün olduğunu bir kez daha hatırlattı. Dr. Akkan Suver ve Marmara Vakfı, bu büyük organizasyonla sadece bölgesel değil, küresel anlamda diplomasi tarihine altın harflerle yazılacak bir sayfa açtı. Her yönüyle kusursuz, vizyoner ve ilham verici bir zirveye tanıklık ettik. Bu sadece bir oturum değil; insanlığın ortak vicdanıydı.

Zirve aile foto çekimiyle son buldu.

 

yilmazparlar@yahoo.com

 

10 Şubat 2025 Pazartesi

Silivri’de Adaletin Testi-Yılmaz Parlar

  Silivri’de Adaletin Testi

Silivri’de Adalet Nöbeti, Boğaziçi Aydınları Topluluğu Ve Milli Merkez’den Ümit Özdağ’a Destek

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına tepki olarak, Kurucu Başkanı, dünyaca tanınan jeofizik mühendisi ve akademisyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın liderliğinde, ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal ve bilimsel alanlardaki kritik meselelerine yönelik kapsamlı projeler geliştiren, Boğaziçi Aydınlar Topluluğu (BAT) ve Milli Merkez, Silivri Cezaevi önünde adalet nöbeti tutan Zafer Partililere katılarak destek verdi.



Nöbet alanında kurulan Zafer Partisi Otağı'nda, BAT Sözcüsü Dr. Sibel Zeren ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural tarafından basın açıklamaları yapıldı.

Bu dayanışma, sadece bir siyasetçiye destek vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'deki hukuk sisteminin şeffaflığı ve demokratik değerlerinin korunmasına yönelik çağrı olarak da okunmalıdır.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın serbest kalmasının, uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin hukuk devleti kimliği açısından olumlu bir adım olacağı vurgulanmaktadır.



Destek ve Nöbet Vurgusu

Aydınlar ve Milliyetçilerden Özdağ'a Silivri'de Destek Nöbeti: "Yanındayız" Mesajı

BAT’tan İfade Özgürlüğü Vurgusu

Türkiye’nin geleceğine yön veren fikirleriyle toplumsal bilinç ve akademik derinliği bir araya getiren saygın bir düşünce kuruluşu olan Boğaziçi Aydınları Topluluğu (BAT),Sözcüsü Dr. Sibel Zeren, yaptığı açıklamada Anayasa'nın 26. maddesine dikkat çekerek, herkesin düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı olduğunu belirtti. “Düşünce özgürlüğü kapsamında, bazen şok edici veya rahatsız edici fikirlerin bile ifade edilmesi demokratik toplumların gereğidir.” diyen Zeren, Ümit Özdağ'ın tutukluluğunun hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ve bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı.



Milli Merkez: Hukukun Üzerinde Siyasi Gölgeler mi Var?

Milli Merkez Başkanı ve TBMM 19. Dönem Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural ise, yargı bağımsızlığının şaibeye açık hale geldiği bir sürece girildiğini belirtti.

Haluk Dural “Günümüzde hukukun, muhalefeti baskı altına almak için bir aracı olarak kullanıldığına dair kaygılar artmaktadır. Bu durum, şeffaflık ve demokrasi açısından büyük bir tehdittir.” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, siyasi iktidara da açık bir çağrı niteliğindeydi: Hukukun üzerindeki siyasi gölgelerin kalkması, Türkiye’nin uluslararası imajının iyileşmesi ve kamu vicdanının rahatlatılması için adil yargılamaya önem verilmelidir.

Ayrıca, Tiyatro oyuncusu Yaşar Gündem de dokunaklı bir şiir ile duygularını ifade etti.



Uluslararası Algı ve Türkiye’nin Hukuk Devleti Kimliği

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, sadece iç siyasette değil, uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırmıştır.

Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve çeşitli uluslararası insan hakları kurumlarının, Türkiye’de hukukun siyasallaştığına dair endişelerini daha önce dile getirdiği biliniyor.

Böylesi bir ortamda, Ümit Özdağ'ın tahliyesi, Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini yeniden güçlendirebilir ve uluslararası arenada pozitif bir algı oluşturabilir. Bu durum, yargının bağımsızlığına duyulan güveni artırarak, demokrasi vurgusunu güçlendiren bir adım olabilir.



Adaletin Yeniden Tesisi Şart

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutukluluğu, sadece bir siyasi liderin davası değil, Türkiye'deki hukuk sisteminin bağımsızlığına dair bir turnusol kağıdı niteliğindedir. Adaletin herkese eşit şekilde işlediği bir hukuk devleti, hem iç barış hem de dünyada saygın bir konum elde etmek için şarttır.

Hukukun üstünlüğüne dair süren tartışmaların gölgesinde, iktidarın Ümit Özdağ'la ilgili vereceği karar, demokrasinin geleceği açısından kritik bir sınav olacaktır.

Kamu vicdanının rahatlığtırılması ve hukukun siyasetten bağımsız çalıştığının gösterilmesi için, şeffaf ve adil bir yargı sürecine duyulan ihtiyaç her zamankinden daha büyüktür.



Hukuk ve Demokrasi Vurgusu

Boğaziçi Aydınları ve Milli Merkez'den Özdağ'a Destek: "Serbest Bırakılması Türk Demokrasisi Adına Elzem"

Serbest bırakılması, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine bağlılığını göstermesi açısından uluslararası kamuoyu nezdinde büyük önem taşıyacaktır.

Bu durum, Türkiye'nin demokratik imajına zarar vermektedir.



Uluslararası Kamuoyu Vurgusu

Türkiye'nin demokrasi karnesine olumsuz yansımaktadır. Türk hükümeti, uluslararası alanda itibarını korumak için Özdağ'ı serbest bırakmalıdır.

Türkiye, ifade özgürlüğüne saygı duyan bir ülke olduğunu göstermelidir. Özdağ'ın serbest bırakılması, bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır

yilmazparlar@yahoo.com

1 Ocak 2025 Çarşamba

Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ'dan ,Bahçeli’ye Çarpıcı Soru, 33 X 55 Ne Demek?-Yılmaz Parlar

  

Cumhur İttifakı'ndan PKK İle Yeni Pazarlık

Tarihten Ders Alınmadı

Terörle Mücadele ve Şehit Ailelerine Hakaret

Hendek Terörünün Bedeli, 744 Şehit ve Hatalı Politikalar

Cumhur İttifakı'ndan PKK ile Pazarlık İddiaları

Öcalan İle Gizli Görüşmeler ve Yeni Paradigma Tartışması

Bahçeli ve Erdoğan'a Açık Çağrı, Kapalı Kapılar Ardındaki Anayasayı Açıklayın

Şehitlerin Kanıyla Yazılan Tarihten Ders Alınmadı

Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ'dan ,Bahçeli’ye Çarpıcı Soru, 33 X 55 Ne Demek?


Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhur İttifakı'nın PKK ile yürüttüğü iddia edilen yeni görüşmeler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özdağ, 2009-2015 yılları arasında PKK ile yapılan müzakerelerin Hendek terörüne neden olduğunu ve bu süreçte 744 şehit verildiğini hatırlattı.

"Bu yanlış politikalardan ders almadılar. Şimdi Öcalan ile yeniden masaya oturdular. Şehitlerimizin kanı üzerinden yapılan bu pazarlıkları kabul etmiyoruz," dedi.

Terörle Pazarlık, Şehitler Ve Gazilerimizin Morali Nasıl Korunacak?

Cumhur İttifakı'nın İmralı’da hükümlü bulunan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile pazarlık yapmasının, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve şehit ailelerinin moralini zedelediğini belirten Özdağ, şu ifadeleri kullandı:

“Dondurucu soğukta teröristleri gözetleyen kahraman komandolarımıza ne diyeceksiniz? 'Artık size gerek kalmadı mı' diyeceksiniz?”

Bahçeli Ve Erdoğan’a Sert Tepki

Prof. Dr. Özdağ, Cumhur İttifakı'nın, muhalefeti “Öcalan’ı serbest bırakacak” diye suçlarken, bugün Öcalan'ı serbest bırakmak için adımlar attığını ifade etti.

"Cumhur İttifakı artık Zillet İttifakı olmuştur," diyen Özdağ, Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın açıklamalarındaki tutarsızlıkları eleştirdi.

Yeni Paradigma Ve Gizli Anayasa Pazarlıkları

Abdullah Öcalan’ın yaptığı son açıklamalarda "yeni paradigma" kavramını kullanmasına dikkat çeken Özdağ, bunun yeni bir anayasa değişikliğiyle devleti yeniden yapılandırma amacı taşıdığını söyledi.

“Türk milletinin kurduğu devleti masaya yatırıyorlar. Öcalan ile hangi maddeleri değiştireceksiniz? Türk milletinin elinden neyi almayı planlıyorsunuz?” diye sordu.

Bahçeli’ye Çarpıcı Soru, 33 X 55 Ne Demek?

Özdağ, Bahçeli’nin sık sık rakamlarla yaptığı hesaplara göndermede bulunarak, 33 Bingöl şehidini ve 55 PKK kurşununu hatırlattı.

“Bu hesaplarla nasıl bir denklem çıkaracaksınız? Yeni MHP lideri Bahçeli bunu açıklamalı,” dedi.

Son Çağrı, Türk Milletine Açıklayın

Zafer Partisi lideri, Cumhur İttifakı’nın kapalı kapılar ardında yürüttüğü anayasa pazarlıkları hakkında halkı bilgilendirmesi gerektiğini söyledi.

“Yeni anayasa teklifinizi açıkça yazın ve Türk milletinin gündemine getirin. Devlet yönetmek, insanların hayatlarıyla oynamak değildir,” diyerek sözlerini tamamladı.

Bu açıklamalar, terörle mücadele ve milli birlik konularında kamuoyunda yeni bir tartışma başlatacak gibi görünüyor. Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın çağrısı, önümüzdeki günlerde siyasetin en sıcak başlıklarından biri olacak.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Aralık 2024 Pazartesi

Zafer Partisi 2. Olağan Kongresi-Türk Milletinin Kongresi-Yılmaz Parlar

  

Zafer Partisi 2. Olağan Kongresi,

 Türk Milletinin Kongresi

Atatürk'ün İzinde Bir Direniş ve Yeniden Doğuş

Zafer Partisi 2. Olağan Büyük Kongresinde Genel Başkan Prof. Dr. Ümit Özdağ, 769 delegenin tamamının oyununu aldı.

Zafer Partisi 2. Olağan Büyük Kongresi, Başkan Ümit Özdağ’ın güçlü ve etkileyici konuşmasıyla başladı. Kongre, yalnızca bir siyasi buluşma değil, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sahip çıkan, halkın ve emekçilerin sesi olmayı hedefleyen bir platform olarak öne çıktı.

Özdağ, kongreyi; emekli, dul ve yetimlerin; düşük maaşlarla hayat mücadelesi veren işçilerin; pazar tezgâhlarında en uygun fiyatlı ürünü arayan annelerin; büyük şehir yasalarıyla üretimden koparılan köylülerin ve ekonomik zorluklarla boğuşan esnafın kongresi olarak tanımladı. “Bu kongre Türk milletinin kongresidir,” diyerek, geçmişten günümüze bağımsızlık mücadelesinin devam ettiğini vurguladı. Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerini işaret ederek, Zafer Partisi’nin bu misyonun çağdaş taşıyıcısı olduğunu belirtti.



İlkelerden Taviz Vermeyen Bir Mücadele

Özdağ, partinin kuruluşundan bugüne kadar geçen 28 aylık süreci özetlerken, karşılaşılan zorlukları ve elde edilen başarıları vurguladı. Medya ambargolarını sosyal medya ile aştıklarını, kumpaslara rağmen direnerek yollarına devam ettiklerini ifade etti. Zafer Partisi'nin "Atatürk’ten taviz vermeden siyaset yapılabileceğini" gösterdiğini belirten Özdağ, gerçek muhalefetin halkla birlikte, halk için yapıldığını söyledi.

İçişleri Bakanlığı’na yapılan yürüyüşten yerel seçimlerde alınan başarılara kadar birçok kritik başarıyı sıralayan Özdağ, Zafer Partisi’nin yükselişini şu sözlerle ifade etti:
“Zafer Partisi artık herkesin itiraf etmek zorunda kaldığı gibi sistemli ve hızlı bir şekilde yükseliyor.”



Türkiye’nin Ekonomik ve Sosyal Gerçekleri

Kongrede, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizlere dikkat çeken Özdağ, AKP iktidarını sert sözlerle eleştirdi. Fakirleşen halkın, zenginleşen bir azınlık tarafından yönetildiğini belirten Özdağ, gelir dağılımındaki adaletsizliği ve yolsuzlukları rakamlarla ortaya koydu. Özellikle emekli maaşlarının ve asgari ücretin düşen alım gücüne vurgu yaptı.

“2002’de emekli maaşı ile 8 çeyrek altın alınabiliyorken, bugün ancak 2.5 çeyrek altın alınabiliyor. Asgari ücretlinin maaşı her geçen gün eriyor. Halk açlıkla mücadele ediyor, zenginler ise servetlerini artırıyor,” diyen Özdağ, hükümetin ekonomik politikalarını yerden yere vurdu.

Sessiz İstila ve Organize Suçların Tehlikesi

Özdağ, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden birinin demografik yapıdaki bozulma olduğunu belirterek, sığınmacı ve kaçak nüfusa dikkat çekti. Ülkenin sessiz bir istilaya uğradığını ifade eden Özdağ, Suriyelilerden Afganlara, Afrikalılardan diğer kaçaklara kadar milyonlarca kişinin ülkeye akın ettiğini söyledi.

Uyuşturucu ve yasa dışı bahis çetelerinin sokaklarda devletin yerine geçtiğini belirten Özdağ, bu durumun toplumu derinden sarstığını şu sözlerle dile getirdi:
“Uyuşturucu artık dağ köyündeki çobanın da ortaokul öğrencisinin de eline ulaşıyor. Gençliğimiz elimizden alınıyor. Bu kahrolası düzen yıkılmalıdır.”



Zafer Partisi’nin Umudu ve Hedefi

Konuşmasının sonunda, Zafer Partisi’nin ikinci olağan kongresinin ardından daha güçlü kadrolarla yola devam edeceğini belirten Özdağ, Türk milletine umut vermeye devam edeceklerini ifade etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerini yaşatmayı sürdüreceklerini ve bu hedefe ulaşmak için her türlü mücadeleyi vereceklerini şu sözlerle vurguladı:
“Türklük kaderim, İslamiyet seçimim diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin izinden gidiyoruz. Bu kongreden, Türk milletinin zaferi çıkar.”

Zafer Partisi, yalnızca bir siyasi hareket değil, halkın umudu olarak güçlü bir duruş sergilemeye devam ediyor.

milli birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyecek, hiçbir şekilde ülkenin bölünmesine fırsat tanımayacaktır. Türk Milleti’nin tarihi misyonu ve manevi değerlerini rehber edinen Zafer Partisi, sadece teröre karşı değil, terörü destekleyen her türlü yapı ve anlayışa karşı kararlılıkla mücadele edecektir.



Değerli Zafer Partililer,

PKK’nın ve onun siyasi uzantılarının bölücü emellerine karşı milletimizin feraseti, vatanseverliği ve birlik ruhu en büyük gücümüzdür. Cumhuriyetimizin kurucu değerlerinden taviz vermeden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz. Türk kimliğini, milli birliğin ve vatandaşlık hukukunun temeli olarak koruyacak, hiçbir siyasi baskıya boyun eğmeyeceğiz.

Zafer Partisi olarak, terörle mücadelenin sadece güvenlik alanında değil, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini biliyoruz. Gençlerimizi uyuşturucu çetelerinden, yozlaşmadan ve bölücü propagandadan koruyacak eğitim ve kalkınma projelerini hayata geçireceğiz. Bölgesel kalkınmayı hızlandırarak, tüm yurttaşlarımız için eşit fırsatlar yaratacak, huzur ve refah dolu bir Türkiye inşa edeceğiz.

Unutmayalım ki bu topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşayan, aynı bayrak altında kader birliği yapan Türk, Kürt, Zaza ve diğer etnik kökenden yurttaşlarımız, ayrılıkçılığa karşı bir arada durmayı defalarca başarmışlardır. Zafer Partisi, milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olarak, halkımızın her bir ferdine kucak açacak ve adalet, eşitlik, özgürlük ilkelerini esas alarak ülkemizin geleceğini güvence altına alacaktır.

PKK ve Destekleyen Ülkelerle Mücadele
PKK’ya destek veren ülkelerin örgüt arkasındaki desteğini sonlandırmak amacıyla çok boyutlu çalışmalar başlatılacaktır. Türkiye’nin uluslararası arenadaki etkinliği artırılarak, terör örgütlerine lojistik ve siyasi destek veren ülkelerin karşısında kararlı bir duruş sergilenecektir.

AKP'nin Ekonomi ve Sosyal Politikalarının Faturası

Türkiye'de halk, AKP'nin 22 yıldır sürdürdüğü yanlış politikaların ağır faturasıyla karşı karşıyadır.

Artan hayat pahalılığı, çiftçilerin gübre dahi alamaz hale gelmesi ve emeklilerin sağlık hizmetlerinden faydalanamaması, AKP'nin halkı mağdur eden ekonomi politikalarının açık örnekleridir.

Beşli çeteye verilen milyarlarca dolarlık ihaleler ve "kar korumalı mevduat" sistemine ödenen astronomik faizler, halkın sırtındaki ekonomik yükü artırmıştır.

Dış Politika ve Verilen Tavizler
AKP'nin dış politikada sıkışması sonucunda:

Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan: Yunanistan’a yönelik tavizler verilmiş, petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri durdurulmuştur.

Kıbrıs Politikası: Çözüm için federal yapı önerisi yeniden gündeme getirilmiş ve Rum Kesimi’nin NATO üyeliğine destek iddiaları ortaya atılmıştır.

Suriye Krizi: Türkiye’nin İdlip’teki kontrolsüzlüğü, HTŞ’nin ilerlemesine zemin hazırlamış, ABD-İsrail-HTŞ ortak operasyonları bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Bu süreçte PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığı güçlendirilmiştir.

Saray Rejiminin Antidemokratik Baskıları

Öcalan’a TBMM’de konuşma hakkı verilmesi tartışılırken, Türk milletinin anayasal hakları baskı altına alınmaktadır.

“Etki ajanlığı yasası” gibi özgürlükleri kısıtlayan düzenlemeler, halkın bilgi edinme hakkını elinden almaktadır.

Saray rejiminin Gulag’ı olarak nitelendirilen Silivri Cezaevi, rejime muhalif isimlerin susturulması için bir araç haline gelmiştir.

İsrail ile Ticaret ve Çelişkiler

AKP’nin "Filistin davası" söylemine rağmen İsrail ile ticaretin devam ettiği belgelenmiştir.

İsrail limanları üzerinden Filistin adına gerçekleştirilen ticaret, AKP’nin ikiyüzlü politikalarını gözler önüne sermektedir.

Zafer Partisi olarak, bu ticaretin detaylarını kamuoyuna açıklayacağız.

Zafer Partisi’nin Kararlılığı
Zafer Partisi olarak, halkımızın mağduriyetlerini sona erdirmek, sığınmacı ve kaçak politikalarında somut adımlar atmak ve milli çıkarları korumak adına Anadolu Kalesi projesi kapsamında çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
AKP’nin yalanlarına ve antidemokratik uygulamalarına karşı Türk milletinin yanında olmaya devam edeceğiz.

Zafer Partisi’nin Mesajı:
Halkımızın ekonomik ve sosyal refahını sağlayacak, milli çıkarlarımızı koruyacak ve Türkiye’yi güçlü bir geleceğe taşıyacak kararlılığı göstereceğiz.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Kongre Konuşmasından Kesitler

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, kongre konuşmasında parti teşkilatını harekete geçmeye çağırırken, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu temel sorunlara dair partinin çözüm önerilerini detaylandırdı. Özdağ, konuşmasında siyasi tarihine dair önemli anekdotlar paylaşarak Anayasa’ya sahip çıkma iradesini vurguladı ve partinin muhalefette olmasına rağmen sergilediği etkili performansın altını çizdi.

Ekonomik Kriz ve Çözüm Programı

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış için "Küreselleşme ve Ekonomik Zafer" programını tanıtan Özdağ, neoliberal politikaların yerine Türkiye'nin özgün koşullarını dikkate alan planlı kalkınma modeli önerdi.

Devlet Planlama Teşkilatı'nın yeniden kurulması ve stratejik sektörlerde yatırım teşvikleri.

"4 Bölge 4 Deniz Projesi" ile yeni Marmara Bölgeleri oluşturularak yatırımların ülke geneline yayılması.

İstanbul'un “İstanbul 3.0” programıyla yüksek teknoloji merkezi haline getirilmesi.

Eğitim ve insan kaynaklarının teknoloji üretimine uygun şekilde yapılandırılması ve Tekno Parkların Anadolu'ya yayılması.

Zafer Partisi’nin Zafer Turizm ile yabancı iş gücünü gönderip, Zafer Havayolları ile Türkiye'nin uzman insan kaynaklarını geri getirme planı.

Kadın Güvenliği ve Sosyal Politikalar

Kadınların güvenliği konusunda somut adımlar atılacağını belirten Özdağ, Zafer Partisi iktidarında sokaklarda huzurun hâkim olacağını ifade etti.

Uyuşturucu ve yasa dışı bahis çeteleriyle mücadele, gençleri rehabilite ederek topluma kazandırma hedefi.

Kadınların gece vakti bile güvenle sokaklarda dolaşabileceği bir Türkiye sözü.

Eğitimin her kademesinde kaliteyi artırma, köy okullarının yeniden açılması ve tarikat okullarının kapatılması.

Çevre ve Milli Madencilik Politikaları

Zafer Partisi’nin çevre mücadelesindeki kararlılığı, doğayı koruma ve milli kaynakları halk yararına kullanma iradesiyle birleştiriliyor.

Yabancı maden şirketlerinin çevreyi tahrip eden faaliyetlerine son verilecek.

Ormanların ve göllerin tekrar canlandırılması için "Yeşil Vatan Projesi."

TSK ve Devlet Kurumlarında Reform

Türk Silahlı Kuvvetleri ve devlet kurumlarının yeniden yapılandırılacağını belirten Özdağ, bu konuda kapsamlı bir reform planı sundu:

Tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki etkisinin sona erdirilmesi.

Türk ordusunun etkin savaş gücüne dönüştürülmesi için "Çelik Miğfer Projesi."

GATA ve askeri hastanelerin yeniden açılması, askeri okulların faaliyete geçirilmesi.

Teşkilatlara Çağrı: Zafer Emekle Kazanılır

Kongre konuşmasında teşkilat mensuplarına seslenen Özdağ, teşkilatçılıkta halkla yakın temasın ve sahada olmanın önemine değindi.

İl ve ilçe teşkilatlarının daha aktif çalışması gerektiğini belirtti.

Halkın sorunlarına çözüm üreterek güven kazanılmasını istedi.

Vatandaşın taleplerine zamanında cevap vermeyen parti yöneticilerini açıkça eleştirdi.

Hedef, Türkiye’yi Yönetmek

Zafer Partisi’nin hedefinin yalnızca TBMM’ye girmek değil, Türkiye’yi yönetmek olduğunu vurgulayan Özdağ, teşkilatı %7 değil, daha büyük hedeflere kilitlenmeye davet etti:

"Ben Zafer Partililere ancak zorluk, mücadele ve zafer vaat ediyorum."

Zafer Partisi'nin teşkilat mensupları ve destekçileri için bu kongre, partinin hedeflerine ulaşmada bir dönüm noktası olarak görülüyor.

yilmazparlar@yahoo.com

Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret-Yılmaz Parlar

    Avrupalı Belediye Başkanlarından İstanbul’da Tarihi Dayanışma Mesajı “Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.” Demokrasiye ...